Yeryüzü Anne, Gökyüzü Baba

Geçen gün aynen bu cümleyi kurdum. 

Bir ağaç kavuğundan çıktığını düşünsen nasıl olur?

Sanki annen yeryüzü, toprak ana. Köklerinle en derine inebildiğin ve baban da bir nevi gökyüzü dallarını da bulutlara, gökyüzüne serbestçe uzatabildiğin?

Bir ağaç kavuğundan çıktığını varsaysan?

Bazen böyle düşünce egzersizleri yapmak hoşuma gider. Hem içine sıkıştığımız katı düşüncelerden çıkarız hem de kendimize bambaşka bir boyuttan bakabiliriz. 

Okumak yerine dinlemek istersen, buradaki podcast bağlantısına tıklayabilirsin.

Böylece anne, babamız idealize ettiğimiz gibi olmadığında ya da onların görüşleri hayatımızı zorladığında kendimizi küçültmek yerine gerçekten de yeryüzü ana ve gökyüzü babanın aşkının çocukları olduğumuzu düşünsek, bize iyi gelir mi? Bana iyi geliyor. 

Evrensel olarak, sınırlı olmak yerine daha sınırsızlığa, koşullandırılmamış evrensel ilkelere teslim olmuş olarak düşünmeyi, hayal etmeyi ve yaşamayı daha çok seviyorum.

Beynimi bir nevi hack’liyorum yani, kendi varlığımızı küçültmemizi bizlere her gün ardı ardına söyleyen haberler, güncel söylemlerin aksine bizler bunlara bağışıklık kazanmaya niyetli, kendi gerçekliğinin peşinde, gerçek bir yaşamı arzulayan ve yaşama niyetini canlı tutan nihayetinde o gerçekliği yaşayan kişiler olmamız için neler mümkün?

Bizler sadece anne babamızın ya da içine doğduğumuz kültürün bir parçası değiliz. Aynı zamanda gerçek bir insan olarak kendi realitemizin bir ürünüyüz. 

Şimdi sana sorayım: Bugüne kadar izlediklerin, okudukların, dinlediklerin olmasaydı sen kim olurdun? 

Hiç şekillendirilmemiş olsaydın? 

Sınırlandırılmamış olsaydın?

Bi’ hayal et. 

Hayal etmek güzeldir yepyeni kapılar açar. 

Keyiflidir, kendine yeniden başka gözlerle bakarsın. Bazen de hayata bambaşka gözlerle tersyüz bakabilmeyi sağlar. 

Hayal etmek hayat değiştirir. Eğer sen kimliklerine ölmeyi kabul edebilirsen gerçek senin açığa çıkmasını şaşkınlıkla izleyebilirsin. 

Merak etme, her öldüğünde yepyeni bir dünyaya doğuyorsun. Bi’ şey olmuyor, için rahat olsun…Elbette bu mecazi anlamda, hayata, kendine, ailene bakışına ölmek gibi düşünebilirsin…

Söylenmesek ve hayatımızın bir gözlemcisi gibi kendimize fake attığımız o alanları görsek?

Biz kendimizi eğer kandırıyorsak, kandırılmamız, aldatılmamız kaçınılmaz. 

Sen şimdi kendine şunu sorar mısın? 

Canım kendim, biricik varlığım, güzelim, kıymetlim, balım.

Gerçek kendinin ortaya çıkması için nelere gönüllüsün?

Değişim ve dönüşüm için ne gerekir?

Ve sen bu değişim, dönüşümlere gönüllü müsün? 

Yoksa bunlar sadece başkaları için geçerli olanlar mı? Onlar değişsin, dönüşsün ben değil!… mi?

Burada yine bu gerçeklik alanına dönmek istiyorum.

Eğer gerçek değilse bir gün kendi şokunu yaşaman kaçınılmaz…

Kendi gerçeğine adım atmak ve yaratmak ise seni kurtaracak. Önemli olan bunun bilincinde olmak.

En sevdiğim kitaplardan olan ‘Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı’ nda şöyle bir cümle vardı. Kitap 1997 yılında Türkiye’de basılır basılmaz hemen almıştım. 

Orada kariyer basamaklarını hızlıca çıkan insanları anlattığı bir bölüm vardı.

‘Eğer son basamağa geldiğinde hayal ettiğin manzarayı göremiyorsan o zaman hızlı ya da yavaş çıkmanın bir önemi yok öncelikle merdiven doğru duvarda mı diye bakmalısın’ diyordu. Ben kendi kariyerimi ve özel hayatımı düşündüğümde bu soru hep aklıma geldi. Acaba ben doğru duvara mı dayadım merdivenimi yoksa bu tırmanışımda en üste gelince yanlış bir manzaraya mı bakacağım?

Lütfen öyle olmasın

Öyle olmaması için gerçekten kalbimizin sesini dinlemeye çok özen gösterelim. Bu arada kalbimizin akordu eğer evrenle uyumlu değil ise kalbimizin götürdüğü yere de gitmeyelim lütfen önce kalbe yönelerek onunla sessizlikte vakit geçirelim.

Canım kalbim nasılsın? 

Senin için, senin rahatın için ne yapabilirim diyerek? 

Ne kaybederiz bunları sorduğumuzda? 

Hayat hem en büyük gerçeğimiz hem de en büyük rüyamız…

Eğer hayatımızı yaşayabileceğimiz en büyük haline evrilmesini istiyorsak önce kendimizin sonlu bir varlık olduğunu düşünmeyi bırakmalıyız.

Hayat hayal edebilenler için yürümesi keyifli bir yol.

Eğer yaşadıklarından memnun değilsen de lütfen şikâyet etme, kendi sorumluluğunu al, kendini nasıl kandırdığını fark ederek ve kendi merkezinde var olarak kaynakla bağlanmayı seç, eğer merkezinde var olmayı başarabilirsen hayatında yepyeni olasılıklar açılır!

Sen senin kendinin her şeyisin, unutma…

Hayat bizi bize gösterir, öğretir…

Kendinle ilgili yanılgılarını bakış açısızlıklarından fark et, kabul et

Her şey hayata dair, şükret

Şükrediyorum 

Sevgilerimle 

Öznur Karaeloğlu 

Okumak yerine dinlemek istersen, buradaki podcast bağlantısına tıklayabilirsin.

Seanslarımızla ilgili bilgi almak için:

oznur@olasiliklarinmucizesi.com/

instagram.com/olasiliklarinmucizesi/

facebook.com/olasiliklarinmucizesi

linkedin.com/company/olasiliklarinmucizesi/

linktr.ee/olasiliklarinmucizesi

Leave A Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.