Okumak yerine dinlemek istersen, buradaki podcast bağlantısına tıklayabilirsin.
Doğada gerçekleşen tüm olaylar gibi yağmurun da bize anlattığı çok güzel anlamlar var. Ekolojik olarak sürekli bir döngüyü anlatması aklıma ilk gelen.
Yağmur bazen sağanak olarak şiddetli yağabilir fakat hemen ardından gelen gökkuşağı ile yine güzelliklerin habercisidir. Bilirsiniz gökkuşağının sadece yarısını görsek de aslında gökkuşağı bir dairedir ve yedi rengiyle göksel şöleni de davet eder hayatımıza.

Yağmur bazen sessizce, usulca yağar. Doğayı canlandırır, toprağı besler yine uygun sıcaklıkta bulutlara yükselir ve sonrasında tekrar yeryüzüne iner.
Üstelik sesi huzur verir, dinlendirir.
Yaşam kaynağımız suyun döngüsüdür. Onsuz hayatta kalamayacağımız su…
Yağmur yağarken edilen duaların daha makbul olduğu ve yağmurun meleklerin kanatlarında yere indiği de söylenir.
Bitmez, tükenmez bir senfoni gibi melodik sesiyle hepimize iyi gelir.
Yağmuru izlerken nice ilhamlar gelir içimize, dalar gideriz. Üstelik bu durum yaratıcılık için oldukça da önemlidir. Sadece kendine direktif verip ‘Biraz yağmur izleyeyim ilham gelsin’ dersen işte o zaman işler değişiyor. Tamamen akışında, boş bir zihin durumunda içinden geldiği gibi izlediğinde, o akışta sana da yaratıcı düşünceler gelebilir.
Yaratıcılık için söylenen şeylerden biri aslında fikirlerin, buluşların, ilhamların gökyüzünde serbestçe, başıboş dolaştığı ve onları gören gözler aracılığı ile kişinin emeğini, bilgisini, sevgisini, zamanını katarak yeryüzüne indirdiği yönündedir. Eğer bu yaratıcı fikirler, buluşlar, ilhamlar gerçekçi düşüncelerle buluşturulursa o zaman katkı dolu işler de ortaya çıkıyor.

Yağmur pek çok şarkıya, şiire de ilham olmuş. Bu alemde yaratılan ne varsa hepsinin bizim tahminimizden çok daha fazla etkileri var.
Sen yağmuru sever misin?
Yağmurda yürümeyi?
Yağmur yağarken izlemeyi?
Yoksa şemsiyenle mi karşılarsın her zaman?
Hep hazırlıklı mısın?
Hiç yakalanmadın mı hazırlıksız yağmura?
Yağmur yağarken bazen şemsiye almasan yanına?
Hep hazırlıklı olmasan?
Yağmurun sesini aynı zamanda evrensel bir ses, evrenin sesi olarak duysan ve ona öyle yaklaşsan?
Bir mucize gibi…

Evet, aslına bakarsan evrende olan her şey bir mucize. Her gün tanıklık ettiğimiz için olağan geliyor bizlere. Yoksa bir kelebeğin kanat çırpışı, bir kuşun uçması ya da ağaçlarda gördüğümüz yaprakların renklerinin birbirinden farklı olmasına hayret etmez miydik? Onlar da birer mucize değil mi?
Ya sen?
Sen de bir mucize değil misin?
Kendine yeniden bakar mısın?
Sanki daha önce hiç görmemişsin gibi, bir mucize olarak…
Hayat bir mucize, yağmur bir mucize ve sen, sen de bir mucizesin
Yağmur usul usul yağarken tüm mucizeleri fark etmek, görmek niyetiyle
Okumak yerine dinlemek istersen, buradaki podcast bağlantısına tıklayabilirsin.
Sevgilerimle,
Öznur Karaeloğlu
Seanslarımızla ilgili bilgi almak için:
oznur@olasiliklarinmucizesi.com/
instagram.com/olasiliklarinmucizesi/
facebook.com/olasiliklarinmucizesi